Uzak Asya'nın Nüfus Sorunu ve Değişen İnsan

 Prof. Dr. Sedat LAÇİNER

Güncel Yazılar, 17 Ağustos 2023


Benim çocukluğumda Çin ve diğer Uzak Doğu ülkeleri kalabalık olmalarıyla bilinirdi… Japonya, Çin veya Kore denince aklımıza “kalabalık” sokaklar gelirdi… Bu algı hala zihinlerde dursa da hayat hızlı akıyor, bundan Uzak Asya da nasibine düşeni alıyor… Çin, Japonya ve Güney Kore’nin şimdilerde ana sorunlarından biri düşen doğurganlık oranları ve buna bağlı olarak azalan nüfus…


ÇİN’İN NÜFUSU BİR YILDA 850 BİN AZALDI


Resmi verilere göre Çin'in doğurganlık oranı 2022'de rekor seviyeye düştü. 2021'de kadın başına 1,15 olan rakam geçen yıl sadece 1,09 olarak gerçekleşti. Bu rakam nüfusu 100 milyonun üzerinde olan ABD, Japonya, Nijerya gibi ülkeler arasındaki en düşük oran. Bilindiği üzere; bir nüfusun göç olmadan aynı kalması için kadın başına 2,1 doğurganlık oranına ihtiyaç var…


Böylece Çin'in nüfusu, geçen yıl 850.000 kişi azalarak 1.41 milyara düştü. Düşüş son 60 yılın en yükseği oldu.Bu düşüşün de etkisiyle bu yıl Nisan ayında Hindistan, Çin’i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi unvanını aldı. Hindistan’ın 1,43 milyar olduğu sanılıyor. 


Öte yandan Hong Kong Aile Planlaması Derneği ise Çin’de çocuksuz çiftlerin sayısının "endişe verici" seviyelere ulaştığını, çocuksuz çiftlerin oranının 2017-2022 arasında iki kattan fazla arttığını açıkladı. Bunun anlamı ise önümüzdeki yıllarda Çin’de nüfus azalışının hızlanarak devam edeceği.


Geçmişte ülkenin nüfusunu aşırı kalabalık bularak nüfus planlaması yollarını arayan politika yapıcıları ise yeni gerçek karşısında ne yapacaklarını bilemiyor. Çünkü nüfus erimesi pek çok olumsuz sonucu ortaya çıkarıyor. İlk ve en acil etki ise çalışma yaşındaki nüfusun daralmasında gözleniyor. 2019-2022 yılları arasında, yani sadece üç yıl içinde Çin’de çalışma çağındaki nüfusun 40 milyondan fazla azaldığı tahmin ediliyor. Yaşlanan nüfusla birlikte azalan genç sayısı emeklilik sistemini ve tüm ekonomiyi çevirmeyi zorlaştırıyor. Bu nedenle yöneticiler nüfusu yeniden artıracak önlemler arıyor. Evliler için vergi indirimleri, evli olmayan ebeveynlerden doğan çocukların yasal olarak kaydedilmesine izin verilmesi ve üç çocuk sınırının kaldırması düşünülen tedbirlerden bazıları. Bazı eyaletler, teşvik için yeni evlenen çiftlere 30 gün izin veriyor.


2016 yılında Çin, 1979'dan beri yürürlükte olan tek çocuk politikasını terk etmiş, üç çocuğa kadar izin verilmişti. Hatta bazı eyaletler kısıtlamaları gevşetmede daha da ileri gitti. Örneğin Sichuan eyaleti bu yılın Ocak ayında doğumların kaydedilmesine ilişkin tüm kısıtlamaları ve ebeveyn başına düşen bebek sayısına ilişkin üst sınırı kaldırdı. Sichuan’ın nüfusu 80 milyon civarında, yani neredeyse Türkiye kadar.


Çin yönetimi doğurganlığı artırmaya çalışsa da gençler daha fazla çocuk istemiyor. Kimi çocuk yetiştirmeyi pahalı buluyor kimi ise meşakkatli. Çinliler eski Çinliler değil. Birey ve toplumun doğasında ciddi değişimler yaşanıyor, kültür ve yaşam kodları ekonomik gelişme ile birlikte temellerinden değişiyor.


Doğurganlık oranlarını olumsuz etkileyen bir diğer etken ise ekonomideki büyümeye paralel olarak konforun ve yeni alışkanlıkların artması ancak son günlerde ekonominin bu değişimi karşılamakta zorlanması. Genç işsizliği bu yılın Haziran ayında % 21,3 ile rekor bir seviyeye ulaştı ve artmaya devam etmesi bekleniyor. Çünkü Çin ekonomisi eski hızında büyüyemiyor. Ayrıca Çinli gençler eskiden farklı olarak sanayi tesislerinden işçi olarak çalışmayı değil, hizmet sektöründe beyaz yakalı olmayı tercih ediyorlar.


EVLİLİK KURUMU ZAYIFLIYOR


Yapılan son araştırmalara göre Çinli gençler evliliğe artık kaçınılmaz bir kurum olarak bakmıyorlar ve evlilik dışı birliktelikler hızla artıyor. Son günlerde yapılan bir araştırmaya göreyse gençlerin yüzde 30’u evliliğe iyi gözle bakmıyor. Bu açıdan bakıldığında Çin toplumundaki değişimin Batı toplumlarını takip ettiği söylenebilir.


Evliliğe ve çocuk sahibi olmaya ilişkin düşünceler önümüzdeki yıllarda daha olumsuz bir hal alacaktır, çünkü Çin ekonomisi yükselen standartları karşılamakta zorlanacak ve gençlerin geleceğe ilişkin ümitlerinde bir düzelme olmayacak. geleceğe güvenle bakamayan gençlerin aile sahibi olması ve çocuk yetiştirmek istemesi de daha düşük ihtimaller olarak kalacak. Diğer taraftan ekonomi hızlansa ve gençlerin standartları daha da artsa bu kez yine benzeri bir etki olacak ve gençler yine evlilikten ve çocuk sahipliğinden kaçınacak. Kısacası sorun tavuk-yumurta çıkmazına benziyor ve sorun sadece Çin’e özgü değil.



HONG KONG’UN NÜFUSU ARTIYOR AMA GÖÇLE


Diğer taraftan Hong Kong’un nüfusu son bir yılda % 2,1 arttı, ancak bu artış da “doğa yollardan” olmadı. Sıkı Covid-19 kontrol önlemlerinden ve siyasi baskılardan kaçan pek çok kişi Hong Kong’a göçtü, bu da nüfusu artırmış oldu. Göç yoluyla nüfus artışının Hong Kong’da önümüzdeki yıllarda sürmesi bekleniyor.


EN KÖTÜSÜ GÜNEY KORE


Doğurganlık oranındaki azalma Uzak Asya’nın ortak sorunu. Çin gibi Japonya da bu sorundan muzdarip. Ancak bu konuda rekorlar Güney Kore’de… Resmi verilere göre Güney Kore, dünyanın en düşük doğurganlık oranı rekorunu geçen yıl yeniden kırdı. Resmi istatistiklere göre üreme yaşamı boyunca Güney Koreli kadın başına ortalama beklenen bebek sayısı, bir yıl önceki 0,81'den 2022'de 0,78'e düştü. Güney Kore'nin başkenti Seul’de ise bir kadın başına doğurganlık oranı 0,59 ile en düşük doğum oranını kaydetti.


Rakamlar dünyanın en büyük 10. ekonomisi olan Güney Kore’yi korkutuyor çünkü hızla azalan doğurganlık ve artan yaşlılık oranları daha az üreten ama daha çok tüketen ve bakıma muhtaç bir Kore anlamına geliyor. Bu nedenle Güney Kore Hükümeti, düşen doğum oranlarını tersine çevirmek için son 16 yılda 280 trilyon won (210 milyar dolar) harcadı, ancak gidişatı değiştiremedi. verilere bakınca değiştirebilecek gibi de görünmüyor, çünkü toplumsal değişim para ile çözülebilecek türden değil.


Güney Kore'nin doğurganlık oranı 2018'de kadın başına bir çocuğun altına düştü ve ülke nüfusu 2021'de ilk kez küçülmeye başladı… Geçen yıl Güney Kore’de 249 bin bebek doğmuş, oysa ki 2021’de bu rakam 260 bin imiş, yani 11 bin bebek fazla… Buna karşın 2021’de 317 bin 680 kişi ölürken 2022’de vefat sayısı 372 bin 800’e ulaşmış. Ölümler ile doğumlar arasındaki net fark ve doğumlardaki azalış çok çarpıcı şekilde görülebiliyor. Ölümler artıyor, doğumlar azalıyor. Bunun anlamı ölen ve yaşlanan bir ülke demek…


Yine istatistiklere göre bir kadının ortalama doğum yapma yaşı 2022 yılında 33,5'e yükseldi. Bunun ortalama olduğu düşünülecek olur ise pek çok Koreli kadının 33,5 yaşından sonra çocuk sahibi olduğu anlaşılıyor. Bu yaş grubunda bir kadının birden fazla çocuk sahibi olması kolay değil.


Dediğimiz gibi; Güney Kore hükümeti doğurganlığı artırmak için elinden geleni yapıyor. Parasal teşvikler, çalışma hayatında kolaylıklar dışında evliliği ve birlikteliği artıracak önlemler de alınıyor. Hatta bu konuda zaman zaman ileri gidilip çiftler eşleştirilmeye bile çalışılıyor ancak nafile… Tıpkı Çin gibi Güney Kore’nin de doğurganlık oranlarını bu şekilde artırabilmesi mümkün değil. Hatta maddi imkanlar ilk başta doğurganlık oranlarını artırmaya hizmet eder gibi dursa da uzun vadede tersi etki yapar… Çünkü sorunun temelinde artan standartlar ve değişen kültür var. Kadınlar (ve elbette eşleri, partnerleri) hayatlarını çocuk bakarak geçirmek istemiyorlar, çocuk yetiştirmenin maliyetine ve meşakkatine katlanmak onlara zor geliyor. Gençler anne ve babalarından çok farklı. Bu bir anlayış meselesi, zihniyet meselesi… Birey ve toplum kodları değiştiği için değişimi geri çevirmeden onun bir sonucu olan doğurganlık da ters-yüz edilemez… Yeni toplumu ve yeni bireyi değiştirmek gerekiyor mu sorusu ise son derece subjektif bir soru…


Eğer yeni gerçekleri kabullendiyseniz insansız çözümlere yönelmeniz gerekiyor; o çözümler ise üretimi insan yerine makinelere terk etmekten geçiyor. Yani makineler çalışacak, az sayıda insan, hayatın konforunu sürecek. Ancak bu çözümün de ulusal güvenlikten ekonomi sistemine kadar farklı sonuçları olacaktır… Bir diğer sorun ise dünyanın insansızlaşması… Dünya insansızlaştıkça hayata bakışımız, zihniyetimiz kökten değişecek. Bu değişimin bazı olumlu sonuçları olsa da hayatın anlamı hepimiz için inanılmaz sarsıntılar geçirecek…


 Prof. Dr. Sedat LAÇİNER Güncel Yazılar, 17 Ağustos 2023


Not: Yazar, bu blog dışında herhangi bir yerde yazmamaktadır. Bu blogdaki yazıları atıf gösterilmek kaydıyla kısmen veya tamamen yeniden yayımlanabilir.


Sedat Laçiner YouTube Kanalı


----------------------------------------------------------

Yazarın Bu Blogdaki ve İlgili Bağlantılardaki Diğer Yazıları:

- Titanyum, Vanadyum ve Küresel Ekonomik Kutuplaşma 17 Haziran 2023 Prof. Dr. Sedat LAÇİNER

- Sentetik İnsan Arayışları ve Olası Sonuçları Haziran 14, 2023 Prof. Dr. Sedat LAÇİNER

- İran ve Rusya: İnsansız Hava Araçlarıyla Gelen Dostluk, Prof. Dr. Sedat LAÇİNER Güncel Yazılar, 13 Haziran 2023

- Türkiye'nin En Hızlı Yükselen İhracat Sektörü: Türk Dizileri, Prof. Dr. Sedat Laçiner, Güncel yazılar, 10 Haziran 2023 - İşinizi Bir Robota Kaptırmak İster misiniz?: Yapay Zekanın İstihdam Üzerindeki Olası Etkileri, Prof. Dr. Sedat Laçiner, 6 Haziran 2023

- Çin - ABD Savaşı: İhtimal Dışı Değil, Prof. Dr. Sedat Laçiner, 5 Haziran 2023

- Üçüncü Dünya Savaşı mı Yaklaşıyor, 21 Mayıs 2023

BU MAKALEYİ SESLİ DİNLE - YOUTUBE

- Japonya, NATO Üyesi Olur mu?, 13 Mayıs 2023

BU MAKALEYİ YOUTUBE'DA SESLİ DİNLE

- Batılı Şirketler Çin'den Vazgeçebilecek mi?, 3 Mayıs 2023

- Güney Kore: Devler Arasında Güvenlik Arayışı, 2 Mayıs 2023

- İmalat Amerika'yı Yeniden Tek Süpergüç Yapabilir mi?, 28 Nisan 2023

- Çin vs. ABD: Yeni Bir Soğuk Savaş mı?, 23 Nisan 2023

- Çin - Brezilya Yakınlaşması ve Küresel Güç Dengelerine Etkileri, 16 Nisan 2023

- ABD İstihbarat Sızıntısı: Belgeler Ne Diyor?, 13 Nisan 2023

- ABD'de Ortalama Yaşam Beklentisinde Beklenmedik Düşüş ve Nedenleri, 9 Nisan 2023

- Küresel Para Savaşları, 4 Nisan 2023

- Suudi Arabistan - İran Anlaşması ve Çin'in Arabuluculuğu: Bölge İçin Olası Sonuçları, 26 Mart 2023

- Rusya'nın Nüfus Sorunu: Rusya Ölüyor mu?, Ocak 2023

- Kentsel Dönüşüm ve Yağmalanan Çocukluğumuz, Şubat 2023

- Yazarın diğer yazılarının Researchgate'deki linkleri




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İran ve Rusya: İnsansız Hava Araçlarıyla Gelen Dostluk

Üniversiteleri ve Göçmenleri Trump Korkusu Sardı: Eyvah Trump Geliyor!

Ukrayna Neden Önemli?