Rusya'nın Nüfus Sorunu: Rusya Ölüyor mu?

Prof. Dr. Sedat LAÇİNER


Nüfus artışındaki yavaşlama modern ve gelişmiş dünyanın genel sorunu. Kalkınma ve modern hayatın konforu doğum oranlarını hızla aşağı çekiyor. 2000'li yıllarda pek çok OECD ülkesinde nüfus ya durdu ya da geri gidiyor.

Nüfus artışının durmasının neden olabileceği pek çok hayati sorun var, bu sorunların başında yaşlanan nüfusun finansmanındaki zorluklar geliyor.


Genç nüfustaki azalma iş hayatını da olumsuz etkiliyor, iş gücü piyasalarında üretkenlik ve yaratıcılık olumsuz etkileniyor.


Bir insanın yaşlanması nasıl olumsuzluklara neden oluyorsa bir toplumun yaşlanması da benzeri sorunları getiriyor: Yaşlanan milletler hayati fonksiyonlarını kaybetmeye başlıyor, ekonomiden sanata pek çok alanda esnekliğini ve üretkenliğini kaybediyor.


Batı Avrupa ve ABD her ne kadar göçlerden şikayet edip dursalar da nüfus sorununu büyük oranda yeni gelen göçler sayesinde şimdilik idare ediyorlar. Örneğin Almanya’da yıllık doğum sayısı 1945’den bu yana en düşük seviyesinde. ABD’de de durum farklı değil. Ancak Batı Avrupa nüfusunu özellikle Asya, Ortadoğu ve Afrika’dan gelen yoğun göç, ABD nüfusunu ise özellikle Orta ve Güney Amerika’dan gelen göçler dengeliyor. ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri hem gelişmiş ekonomilerinin yarattığı istihdam imkanlarıyla hem de liberal demokrasinin sağladığı siyasi özgürlüklerle az gelişmiş ülkelerin genç ve yetişmiş insan gücünü kendisine çekiyor.


Yaşlanan nüfus ve her bir kadın başına çocuk sayısında azalma Rusya Federasyonu’nun da büyük sorunu:


1991’de Rusya’nın nüfusu 148 milyonu aşıyordu... 2000 yılında Rusya nüfusu 147,5 milyona düştü. 2010’da ise neredeyse aynı kalarak 147,8 milyon oldu... 2021’de Rusya Federasyonunun nüfusu 144,7 milyona geriledi. Rusya, COVİD salgınının en olumsuz etkilediği ülkelerden biri oldu ve COVİD hem ölümüne neden olduğu kişiler nedeniyle hem de insanları yeni çocuk yapmaktan soğutmasıyla Rusya’nın demografisini olumsuz etkiledi.


2020’den bugüne Rusya nüfusu her yıl azalıyor ve 2023 tahmini 144,4 milyon civarında... Özetle, 1991’de 148 milyon olan Rusya’nın nüfusu aradan geçen yaklaşık 32 yılda yaklaşık 3,6 milyon kişi azalarak 144,4 milyona geriledi. Oysaki aynı sürede ABD’nin nüfusu göçlerin de yardımıyla yaklaşık 90 milyon kişi arttı. Aynı şekilde 1991’de 55 milyon olan Türkiye’nin nüfusu geçen 32 yılda yaklaşık 31,6 milyon kişi artarak 86,6 milyona çıktı.


Rusya gibi dünyanın en büyük ülkesine sahip bir ülkede nüfusun sürekli azalması pek çok kritik soruna neden oluyor ve Rus yöneticiler de bu durumun farkında... Hatta bazı siyasiler ve uzmanlar Rusya’nın, yaşlanan ve azalan nüfus nedeniyle yavaş yavaş öldüğünü dahi iddia etti. Oliver Bullough, özellikle nüfus azalmasını kastederek “Russia is dying from within” (Rusya içten içe ölüyor) diyor. (Oliver Bullough, The Last Man in Russia: The Struggle to Save a Dying Nation, Basic Books, 2013).



Bazı demografi uzmanlarına göre Rusya’da nüfus değerleri bu şekilde devam eder ise Rusya’nın nüfusu önümüzdeki 30 yıl içinde en iyimser tahminle 120 milyona, en kötümser tahminle ise 80 milyona düşecek. 2050 yılı nüfus projeksiyonlarının hiçbirinde Rusya Federasyonu dünyanın en kalabalık ilk 10 ülkesi arasında görülmüyor. (Ivana Kottasova, ‘Biggest populations in 2050: Move over Russia and Mexico. Here comes Africa’, CNN, August 18, 2015, https://money.cnn.com/2015/08/18/news/countries-with-biggest-populations/)


Rusya, en azından nüfus açısından her geçen gün sıradan bir ülkeye dönüşüyor. Üstelik Rusya Federasyonu sadece Rus etniklerden oluşmuyor ve bu nüfus içinde asıl küçülme Ruslar arasında... Başka bir deyişle hem Rusya’nın nüfusu olanı. azalıyor hem de bu nüfus içerisinde Rus olanların oranı düşüyor...


Rusya Federasyonu içinde etnik Rusların oranının yüzde 71 civarında olduğu sanılıyor ve kimi uzmanlara göre bu oran hızla azalıyor ve birkaç on yıl içinde Rusların toplam nüfus içindeki oranının yüzde 50’nin altına düşmesi işten değil. 2021 yılı istatistiklerine göre etnik Ruslar arasında ortalama doğurganlık oranı yüzde 1.4 civarında iken bu rakam Çeçenlerde, İnguşlarda, Yakutlarda ve Kazaklar 1.9, Azerilerde ve Çuvaşlarda 1.8, Avar ve Taciklerde 2.1 düzeyinde. Ruslar arasındaki fertility oranı 42 grup içinde en düşük olanı. (https://rosstat.gov.ru/storage/mediabank/Tom5_tab14_VPN-2020.xlsx)




DÜŞÜŞÜN NEDENLERİ


Rus kadınlarının doğurganlığı 19. yüzyılda yüksekti. Ancak 1970’den sonra diğer Avrupa ülkelerindekine benzer bir düşüş Rus kadınlarının doğurganlığında da başladı.(Ansley Johnson Coale, Barbara A. Anderson, Erna Harm, Human Fertility in Russia Since the Nineteenth Century, Princeton University Press, 2016).


Bu durum pek çok uzmanın dikkatini çekti ve konu üzerine çok sayıda makale ve kitap yazıldı. Uzmanlara göre Rusya’nın nüfus krizinin temelinde Rusların çocuk yapmaktaki isteksizlikleri yatıyor.


Ruslar da Avrupa veya Amerika’daki insanlar gibi benzeri nedenlerle daha az çocuk sahibi olmak istiyorlar. Ancak Rus kadın ve erkekleri Avrupalılardan ve Amerikalılardan farklı olarak geleceğe daha az güvenle bakıyorlar ve bu güvensizlik onları çocuk yapmaktan daha fazla uzaklaştırıyor.


Geleceğe güvensizliğin ilk nedeni şüphesiz siyasi. Sovyetler Birliği döneminde Rus kadın ve erkekleri ekonomik ve siyasi anlamda büyük zorluklar yaşadı. Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılması umutların aksine istikrar değil, kaos getirdi. 2000’li yıllarda daha zengin ve daha demokratik bir Rusya umanlar Vladimir Putin’in otokratik idaresi altında hayal kırıklığına uğradı. Rusya büyük tabiat zenginliklerine ve bunlardan gelen dolarlara rağmen milli servetini halkı arasında makul bir şekilde dağıtamadı ve bir grup oligark dünyanın en zengini olurken Rus insanı geleceğe çocuk yapacak kadar bile güvenemedi.


Rus kadınlarının doğurganlığındaki hızlı düşüşte siyasi nedenler olduğu kadar sosyal nedenler de mevcut. Rus erkekleri arasında alkolizmin yaygınlığı Rus kadınlarının Rus erkeklerine evlilik ve çocuk için güvensizliğinin başka bir nedeni oldu.


Rusya’nın demografi krizinde en çok suçlananların başında şüphesiz erkekler geliyor... Rus erkekleri arasında alkol bağımlılığı çok yüksek. Alkolizm düzenli çalışmayı ve düzenli aile yaşamını engelliyor, kadınları da olumsuz etkiliyor. Ayrıca pek çok çalışma gösterdi ki alkol sorunu Rus erkekler arasında cinayetleri ve diğer asayiş sorunlarını da artırıyor ve bunun da doğurganlık oranlarına oldukça olumsuz etkileri oluyor.


Rus erkekleri arasında ortalama ömür süresi Batı ile kıyaslanamayacak kadar düşük, 62 yaşın altında. Bu rakam bir ara 59’a kadar düştü. Kısacası alkol sadece Rus erkeklerini öldürmüyor, Rusya’nın çoğalmasını da engelliyor.


Rusya’nın nüfus krizinde bir diğer etken ise yurtdışına Rus göçü. Göçedenler genelde genç yaşta kadın ve erkekler. Böyle olunca Rusya, çocuk yapabilecek ve aktif olarak çalışma hayatına katılabilecek kişileri başka ülkelere kaptırıyor. Aslında Rusya çok etnisiteli bir ülke, ülkede 190’dan fazla etnik grup yaşıyor. Bu haliyle Rusya, az gelişmiş ülkelerden, özellikle de eski Sovyet Cumhuriyetlerinden pek çok göçmen de alıyor. Ancak Rusya’dan kaçan nüfus ile gelenler birbirini dengelemiyor. Ayrıca Rusya’dan göçen nüfus, Batı Avrupa’daki örneklerin aksine eğitimli ve iş gücüne aktif olarak katılma yaşında kişiler.


Soğuk Savaş’tan önce de sonrasında da imkanı olan Rus gençleri geleceklerini Batı’da arıyorlardı. Ancak Rusya’nın Kafkaslar’da ve Doğu Avrupa’da yaşadığı savaşlar da nüfus sorununu kötüleştiriyor. Çeçenistan, Gürcistan ve şimdi de Ukrayna Savaşı Rus gençlerini daha fazla dış göçe yönlendirdi. Sadece Ukrayna Savaşı’ndan sonra yaklaşık 1 milyon Rus’un bir yıl içinde çevre ülkelere göç ettiği sanılıyor. Rusya’dan, daha doğrusu savaştan kaçan Ruslar, Türkiye, İsrail, Gürcistan ve Güney Kıbrıs gibi ülkelere yerleşti. (Marie Charrel, ‘The Russian Population is Declining at a Dizzying Rate, and the War will Only Exacerbate this Trend’, Le Monde, April 17, 2022; ‘Russia’s Population Decline Hits Record Rate’, The Moscow Times, July 29, 2022). Göç edenlerde dikkat çekici bir özellik ise çocuk doğurma yaş aralığında olan Rus kadınların fazlalığı.


Savaşın Rusya’nın nüfusu üzerindeki ilk etkisi neden olduğu şokla insanları başka ülkelere göç etmeye zorlaması. Askere alınmak istemeyen veya çatışmaların ortasında kalmak istemeyen insanlar göç ediyor. İkinci ve belki de daha önemli etki ise savaş Rus insanının geleceğe güvensizliğini arttırıyor. Savaşın neden olduğu karamsarlık doğurganlık oranlarını daha da düşürüyor.


Eğer Ukrayna Savaşı daha da uzarsa ve bu savaşa yenileri eklenirse evlerinden uzak kalacak erkeklerin nüfus artışına uzun süre ciddi bir katkısı olmayacak. Savaş ekonomisi nedeniyle halkın bozulan yaşam koşulları da doğurganlık oranını düşürmeye devam edecek.



PUTİN'İN NÜFUS KAMPANYASI


2019’da yapılan bir hesaplamaya göre Rusya’da her 22 saniyede bir bebek doğarken her 13 saniyede bir kişi ölüyordu. Bu da her 30 saniyede bir net kayıp demek. Pandemi ve savaş koşulları bu rakamları daha da bozdu, bozmaya devam ediyor. Rusya yaşlanıyor ve küçülüyor. Karamsar nüfus bilimcilerin öngörüleri doğru çıkar ise dünyanın en büyük topraklarına sahip ülkesi olan Rusya, 2050 yılında Türkiye ve İran gibi bazı komşularından bile daha az bir nüfusa sahip olabilir.


Rusya’nın nüfus azalmasını sorun eden siyasilerden biri de Vladimir Putin oldu. Putin, 2006’da nüfus azalmasını “ülkenin en acil problemi” olarak tanımladı. 2007’de Hükümet nüfus azalmasını durduracak bir program başlattı ve bir çocuktan fazla çocuğu olan annelere 11 bin dolar ödeneceği açıklandı. Aynı program bağlamında anneler için ekstra tatil günleri ve başka hediyeler de düzenlendi. (Joshua Keating, Did Russia Really Boost Its Birthrate by Promising New Mothers Prize Money and Refrigerators?, Slate, October 13, 2014; Tatiana Karabchuk, Kazuhiro Kumo,  Ekaterina Seleznev, Demography of Russia: From the Past to the Present, Palgrave, 2017, p. 332).


2011’de Putin, mevcut programa ilave 53 milyar dolarlık başka bir nüfus artışı kampanyası başlattı. 2007’deki politika değişikliğinin hemen ardından gelen nüfus rakamları azalmanın yavaşladığını gösterse de bu durum doğal doğumlardan çok göç hareketleriyle ilişkilendirildi.


2020 yılı başında Putin, nüfus artışını destekleyen harcamalara devam edeceklerini, sadece bir yılda bunun için 6,5 milyar dolar harcayacaklarını açıkladı. (Vladimir Soldatkin, Katya Golubkova, 'Our historic duty': Putin plans steps to boost Russia's birth rate’, Reuters, January 15, 2020). Bu programa göre Rus kadınının 1.5 civarında olan doğurganlık oranının dört yıl içinde 1.7 düzeyine çıkarılması hedefleniyordu. Oldukça iddialı olan bu hedef tutmadı, hatta 2022 itibariyle 1.5’in de altına geriledi. Yani Putin’in yapay yollarla Rus nüfusunu arttırma kampanyası başarısız oldu.


SORUNUN ESAS KAYNAĞI


Putin'in çabaları önemli olsa da nüfus düşüşünü durdurmak için yeterli olmayacak çünkü Rusya'nın nüfus azalmasının köklerinde doğal ve güçlü dinamikler var. Putin, doğan çocuk sayısını artırmaya çalışıyor ama Rusya'da doğanlar uzun yaşamıyor, ortalama yaşam süresi inanılmaz derecede düşük, özellikle erkek nüfus arasında. Batıda ortalama yaş 80 civarında iken Rus erkekleri arasında bu rakam 62 yaşın bile altında kalıyor.


Rusya’da insanlar uzun yaşamıyor, iyi yaşamayanlar geleceğe güvenle bakamıyorlar, Rus ekonomisi mevcut nüfusu bile tatmin etmiyor ve elbette tüm bunların ilk sorumlusu hükümet. Bu nedenle Hükümet, Rusya'nın nüfusunu artırmak istiyorsa, en zor olanı yapmalı ve önce kendisini değiştirmelidir.


Özetle Rusya’nın nüfus artışının geri gelmesi için, en azından nüfus azalmasının durması için Putin'in daha demokratik ve liberal bir siyasi-toplumsal yapı kurması, Rusya'nın doğal zenginliklerini daha adil bir şekilde dağıtması ve Kremlin'in daha az savaşa girmesi gerekiyor.



RUSYA ÖLÜYOR MU?


Rusya'nın ciddi bir nüfus sorunu yaşadığı aşikar. Ancak sadece bu rakamlara bakarak ‘Rusya öldü’ ya da ‘Ruslar tarihten siliniyor’ vs. demek abartı olur. Rusya şu anki nüfusuyla bile Almanya ve İngiltere'nin toplamından daha fazla nüfusa sahip. Rusya'nın nüfusundaki erime ne kadar sürerse sürsün Rusya, Avrupa'nın ve dünyanın en kalabalık nüfusa sahip ülkelerinden biri olacaktır.


Şüphesiz nüfus gücün (power) unsurlarından biridir ve azalan nüfus Rusya'yı Çin, Hindistan ve ABD gibi 'nüfus devlerinden' biri olmaktan çıkaracaktır. Rusya’yı bir dev olmaktan çıkaran sadece nüfus olmayacak; büyüyemeyen-üretemeyen ekonomisi ve diğer alanlardaki başarısızlıkları Rusya’yı süpergüç olmaktan büyük güç olmaya düşürdü, bu düşüş belki de devam edecektir.


Sonuç olarak; Rusya, en azından nüfusun azalması nedeniyle ölmüyor. Ancak ahlaki erozyon, maceracı dış politika, otoriter iç politika, ülkede hüküm süren karamsarlık ve genç Rusların yurt dışına göçü devam ederse gerçek bir ölüm riskinden bahsetmek mümkün.



Prof. Dr. Sedat LAÇİNER

Aralık 2022

e-posta: sedatlaciner72@gmail.com

Not: Yazar, bu blog dışında herhangi bir yerde yazmamaktadır. Bu blogdaki yazıları atıf gösterilmek kaydıyla kısmen veya tamamen yeniden yayımlanabilir.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İran ve Rusya: İnsansız Hava Araçlarıyla Gelen Dostluk

Putin - Kim Jong Un Görüşmesi ve Ukrayna Savaşı'nın Pasifik Üzerindeki Etkileri

Üniversiteleri ve Göçmenleri Trump Korkusu Sardı: Eyvah Trump Geliyor!