Çin - ABD Savaşı: İhtimal Dışı Değil
Prof. Dr. Sedat LAÇİNER
Çin ile ABD, yanlış anlama yüzünden bir savaşa girerlerse hiç şaşırmayacağım, çünkü iki kültür arasında büyük anlayış farkları var… Son örnekler de bu endişemi haklı çıkarıyor…
Mayıs ayında ABD, Çin ile iletişim kanalları kurmanın yollarını aradı, hatta CIA direktörü başkanlığında bir heyeti gizlice Çin’e gönderdi. (1) Ancak görüşmelerden sonuç alınamadı. Haziran’ın ilk haftasında ise Amerikalı yetkililer, Çin ile bazı konuları acilen görüşüp sonuçlandırmaları gerektiğini açıkladı… Bu konuların başında nükleer silahlar ve iki taraf silahlı güçlerinin kazara karşı karşıya gelmeleri meselesi vardı…
Soğuk Savaş yıllarında ABD ve Sovyetler Birliği bu konuları belli kurallara bağlamıştı; kazara nükleer silahları ateşlememek ve orduların yanlışlıkla karşı karşıya gelmemeleri için kırmızı hat vb. yöntemler geliştirilmişti… Ancak görünen o ki Çin ve ABD sanki iki farklı gezegenden gelmiş gibiler… İletişimleri çok az…
Çin, Görüşmek İstemiyor… Şimdilik
Başkan Biden'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve ABD Savunma Bakanı Lloyd J. Austin kırkı aşkın devletin katıldığı Singapur Güvenlik Forumu’nda ABD ve Çin'in artan askeri tehlikelerle ilgili olarak acilen müzakerelere oturması gerektiğini ilan ettiler. Ayrıca Amerikalı bakan Tayvan’a olan desteklerini yinelerken, Çin’in çevresinde savaş uçakları ve savaş gemileri dolaştırmaya devam edeceklerini söyledi…
Amerikalı Bakan, elini güçlü tutmaya çalıştıysa da “rekabetin yönetilmesini ve rekabetin çatışmaya dönüşmemesini sağlamak için Çin'le ön koşulsuz olarak görüşmeye hazırız” demesi aslında Çin’e yapılmış açık bir diyalog çağrısıydı…
Singapur’daki Çin heyeti bu çağrıya basın toplantısı ile karşılık verdi ve zehir zemberek bir açıklama yaptı... ABD’nin çağrısını görmeyip, açıklamaları “provokasyon” ve “tehdit” olarak değerlendiren Çinliler, Tayvan konusunda asla taviz vermeyeceklerini, Çin’in çevresinde devriye yapan Amerikan filosu ve savaş uçaklarını da iyi niyetli görmediklerini söylediler…
Normal şartlarda Singapur’daki güvenlik forumu ABD ve Çin’li yetkililer ilişkin iletişim platformu sağlardı... Ancak bu yıl Amerikalıların tüm taleplerine rağmen Çin Savunma Bakanı General Li Shangfu, Amerikalı mevkidaşı Austin ile görüşmeyi reddetti… Bu reddedişin ulusal politikaya dayalı nedenleri vardı elbette, ancak kişisel bir neden de vardı: Çin Savunma Bakanı Li Shangfu, Rusya ile silah ticareti suçlamasıyla daha önce Amerika’nın yaptırım listesinde yer almıştı. Ne ironi… ABD’nin yaptırım listesine aldığı kişi Çin’e Savunma Bakanı oluyor, sonra da ABD Savunma Bakanı “Çin Savunma Bakanı benimle görüşmek istemiyor” diye sitem ediyor…
Amerika’nın Oyalama Taktiği mi?
Geçen hafta Çin Denizi ve Tayvan Boğazı oldukça ısınmıştı… Çin ve Amerikan askeri güçleri çatışmanın kıyısından döndüler… İlk olayda Amerikan RC-135 askeri keşif uçağı ile Çin’in J-16 savaş uçağı öylesine yakınlaştı ki birbirlerini düşürmeleri işten değildi. (2) Benzeri bir olay savaş gemileri arasında da yaşandı… Yani iki devlet unsurları arasında kazara sıcak çatışma çıkma olasılığı küçümsenemeyecek kadar yüksek. Amerika iki olayda da Çin’i suçluyor, ancak diyalog kapısını açık bırakıyor, “bak görüyorsun belki de bir kaza çıkacak, görüşüp önlem alalım” diyor… Ancak Çin, çatışma ihtimalini ya önemsemiyor ya da başka hesapları var…
Çin’in temel endişesi Amerika’nın diplomasi oyunları ile kendisini oyalaması… Hatta kimi komplo teoricilerine göre Amerikalılar bu sözde çatışma senaryolarını Çin’i görüşmeye zorlamak için kendileri planlamış da olabilir…
Çin, askeri açıdan hala ABD’nin gerisinde ve masaya oturması halinde kendini bağlayacak metinlere imza atabileceğini, böylece silahlanma yarışında asla ABD’yi geçemeyeceğini düşünüyor…
Bu noktada nükleer silahlar özel bir yer tutuyor; Çin, ABD tehlikesine karşı en çok nükleer silahlara güveniyor. Nükleer silahları oldukça Amerika’nın kolay kolay kendisine saldıramayacağını hesap ediyor…
ABD tarafından yapılan tahminlere göre Çin'in yaklaşık 410 nükleer savaş başlığı var. Pentagon’a göre, mevcut hız korunursa, bu sayı 2030’a kadar 1.000'e ve 2035'e kadar ise 1.500'e çıkabilir. Bu rakamların Çin versiyonuna ulaşamıyoruz, çünkü Çin tarafı ne kadar nükleer silahı olduğu konusunda güvenilir ve yeterli açıklama yapmıyor. Pentagon, Çin’in nükleer gücünü hesaplarken bu ülkeyi tek başına değerlendirmiyor ve her zaman Rusya’nın elindeki nükleer başlıkları da değerlendirmeye alıyor. Eğer Çin, biraz önce bahsettiğimiz rakamlara ulaşabilir ise Rusya ve Çin’in toplam nükleer savaş başlığı sayısı yaklaşık 10 yıl içinde 3.000’e ulaşabilir. ABD, böyle bir yarışa girmek istemiyor, bunun yerine tıpkı Soğuk Savaş yıllarında Sovyetler Birliği ile yaptığı gibi Çin ile masaya oturup nükleer savaş başlıklarını sınırlandırmak istiyor… Çin ise elindeki nükleer güç belli bir düzeye ulaşıncaya kadar bu konuları müzakere etmekten kaçınıyor. Bu nedenle iki devletin askeri güçleri eşitleninceye kadar Çin’in masaya oturmasını beklememek gerek..
Pekin yönetiminin diyalogdan kaçarak ulaşmak istediği bir diğer hedef ise Amerika’yı bu şekilde cezalandırmak veya dikkat çekmek… Diyalog kurmayarak Amerikalılara “Tayvan’a destek olmayı bırakın, bizi kışkırtmayı kesin” demek istiyorlar… Eğer Washington gerçekten Çin’le bir diyalog kurmak istiyorsa, buna önem veriyorsa bazı jestler yapması gerekecek…
Ekonomik Kuşatma Kalkar mı?
Çin’e yapılacak en büyük jest ise Çin’in ekonomik kuşatmasına ara vermek olurdu herhalde. Ancak Washington’ın buna hiç niyeti yok… Çin’in gücünü mucizevi büyüyen ekonomisinden aldığını düşünen Biden yönetimi Çin’e her türlü stratejik ürün satışını ve bu ürünler hakkında bilgi aktarımını yasakladı. Bu yasak, sadece Amerikalı firmaları değil, Avrupa, Güney Kore ve Japon firmalarını da bağlıyor. ABD, müttefikleriyle birlikte, başta yarı iletkenler olmak üzere çeşitli yüksek teknoloji ürünlerinin Amerika’da veya müttefik topraklarında üretilmesini, bu ürünlerde müttefik firmaların Çin’den çıkmasını istiyor…
Kısacası Çin ile ABD arasındaki rekabet, hızla kopma noktasına evriliyor… Bu süreçte kontrolsüz bir çatışma istemeyen ABD, kriz yönetimi için diyalog kapısı açmak istiyor… Ancak Çin, Batı medeniyetinden bambaşka bir kültürden geliyor ve meselelere Konfüçyüs mantığıyla bakıyor. Bu nedenle, taraflar iletişim istiyorlarsa öncelikle birbirlerini anlamaları gerekiyor…
Makaleyi bitirirken Çin Savunma Bakanı Li Shangfu’nun Singapur’da söylediği iki cümleyi iki tarafa da hatırlatmak istiyorum: “Çin ile ABD arasında çıkabilecek bir çatışma dünya için dayanılmaz bir felaket olur. Dünya hem Çin hem de ABD’nin birlikte gelişmesi için yeterince büyüktür”. (3) Umarım sayın bakan bu cümleleri kurarken söylediklerine içten inanıyordur…
Güncel Yazılar, 5 Haziran 2023
NOTLAR:
--------------------------
(1) "CIA Chief Made Secret Trip to China in Bid to Thaw Relations”, Financial Times, 2 June 2023.
(2) “Chinese jet's encounter with US surveillance aircraft over South China Sea”, The Guardian, 31 May 2023, https://www.theguardian.com/global/video/2023/may/31/chinese-jets-encounter-with-us-surveillance-aircraft-over-south-china-sea-video
(3) Chen Lin ve Kanupriya Kapoor, “China Says Clash with US would be Unbearable Disaster'”, Reuters, 4 July 2023.
Sedat LAÇİNER: İlk orta-lise eğitimini Ankara Yenimahalle’de tamamladı. Lisans derecesini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden (Mektebi Mülkiye) alan Laçiner, henüz öğrenciyken Milliyet Gazetesi’nde gazeteciliğe başladı. Milliyet’te çeşitli yazı dizileri hazırlayan Sedat Laçiner, gazetenin Başbakanlık Muhabiriydi. Yüksek Lisans derecesini İngiltere’de Sheffield Üniversitesi’nden, doktorasını ise King’s College London (Londra Üniversitesi) alan Laçiner, 2001-2003 yıllarında Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde (ASAM) araştırmacı olarak çalıştı. 2004 yılında Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) kurucu başkanı olan Laçiner, başkanlık görevini 2011 yılına kadar sürdürdü. 2006 yılında Davos Economic Forum tarafından düzenlenen Young Global Leaders listesine “entelektüeller” dalında dahil edilen Laçiner 2011-2015 yılları arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü görevini yürüttü; 2010-2015 yılları arasında Star gazetesinde dış politika ve uluslararası güvenlik alanlarında düzenli olarak köşe yazıları yazdı; TRT’de her hafta yayınlanan ‘Açı’ adlı programda yaklaşık beş yıl boyunca yorumculuk yaptı. Laçiner, Çanakkale Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Başkent Üniversitesi ve diğer kurumlarda Uluslararası İlişkiler dersleri verdi. Bir dönem İçişleri Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu Başkan danışmanlığı da yapan Laçiner’in, Türkçe ve İngilizce olarak ulusal ve uluslararası alanda pek çok kitap ve makalesi bulunmaktadır.
Yazarın e-postası: sedatlaciner72@gmail.com
Yazarın Diğer Yazıları:
- Üçüncü Dünya Savaşı mı Yaklaşıyor, 21 Mayıs 2023 BU MAKALEYİ SESLİ DİNLE - YOUTUBE
- Japonya, NATO Üyesi Olur mu?, 13 Mayıs 2023
BU MAKALEYİ YOUTUBE'DA SESLİ DİNLE
- Batılı Şirketler Çin'den Vazgeçebilecek mi?, 3 Mayıs 2023
- Güney Kore: Devler Arasında Güvenlik Arayışı, 2 Mayıs 2023
- İmalat Amerika'yı Yeniden Tek Süpergüç Yapabilir mi?, 28 Nisan 2023
- Çin vs. ABD: Yeni Bir Soğuk Savaş mı?, 23 Nisan 2023
- Çin - Brezilya Yakınlaşması ve Küresel Güç Dengelerine Etkileri, 16 Nisan 2023
- ABD İstihbarat Sızıntısı: Belgeler Ne Diyor?, 13 Nisan 2023
- ABD'de Ortalama Yaşam Beklentisinde Beklenmedik Düşüş ve Nedenleri, 9 Nisan 2023
- Küresel Para Savaşları, 4 Nisan 2023
- Suudi Arabistan - İran Anlaşması ve Çin'in Arabuluculuğu: Bölge İçin Olası Sonuçları, 26 Mart 2023
- Rusya'nın Nüfus Sorunu: Rusya Ölüyor mu?, Ocak 2023
- Kentsel Dönüşüm ve Yağmalanan Çocukluğumuz, Şubat 2023
- Yazarın diğer yazılarının Researchgate'deki linkleri
Yorumlar
Yorum Gönder