ABD - Çin Soğuk Savaşı

Bu yazıda, ABD dış politikasındaki en önemli değişimlerden birine odaklanıyoruz: ABD Başkanı Donald Trump’ın, Çin ile ekonomik ve eğitimsel bağları koparma yönündeki yeni hamlesine. Ticaret, öğrenci vizeleri ve teknoloji alanlarında atılan sert adımlarla Trump yönetimi, iki ülke arasındaki bağları çözmeyi hedefliyor. Ancak uzmanlara göre bu hamlenin faturası Amerika için oldukça ağır olabilir...

Trump'ın yeni dönemindeki kapsamlı Çin saldırıları, ilk başkanlık dönemine atıfla "Bağları Koparma 2.0" olarak adlandırılıyor...

Donald Trump sahalara döndü ve mesajı net: Pekin'e karşı çok sert ol, sıkı dur. Ancak bu seferki önlemler çok daha saldırgan. Yüksek ticaret tarifeleri geri döndü, Çinli öğrencilere yeni kısıtlamalar getirildi ve Amerikan şirketlerinin yarı iletkenler ve havacılık parçaları gibi kritik teknolojileri Çin'e satması yasaklandı. Yüzbinlerce Çinli üniversite öğrencisi vizelerinin iptal edilmesi korkusuyla yaşıyor.

Yetkililer, bunun bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu söylüyor. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Çinli öğrencilere yönelik yeni vize politikalarını duyurdu; özellikle "kritik alanlarda" eğitim alan ve Çin Komünist Partisi ile bağı olduğu iddia edilen öğrencilerin Amerikan çıkarları için potansiyel tehdit oluşturduğunu söyledi. Ancak bu bağların nasıl tanımlanacağı ya da nasıl tespit edileceği konusunda bir açıklama yapılmadı. Trump'ın ilk 4 ayında basit bir ihbar bile sınırdışı edilmek için yeterli olabiliyor.

Trump yönetimi, Amerikan çıkarlarını koruduğunu savunuyor. Ancak eleştirmenler, bu yaklaşımın sert, çok ani, riskli ve belki de ters tepecek nitelikte olduğunu düşünüyor.

Rakamlar bir gerçeği ortaya koyuyor. Pandemi öncesi Çin’de eğitim gören Amerikalı öğrenci sayısı 11.000’in üzerindeydi. Şu an ise bu sayı sadece 800... Yani Covid salgınında Çin'i terk eden Amerikalı öğrenciler, salgın sonrasında Çin'e geri dönmediler, veya dönemediler… Oysa ki Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, 2023 Kasım’ında yaptığı ABD ziyaretinde, önümüzdeki 5 yıl içinde 50.000 Amerikalı öğrenciyi Çin’de ağırlamak istediklerini açıklamıştı. Ancak pandemi, artan gerilimler ve Çin’deki yönetimin otoriter eğilimlere kayması, bu tür temasları giderek zorlaştırıyor.

Öte yandan, Çinli öğrenciler, uzun süredir Amerikan üniversitelerinin sınıflarını dolduruyor, araştırmalara kaynak sağlıyor ve laboratuvarlara yetenek katıyor.

Birçok kurum, bu akışın kesilmesinden endişeli. Amerikan üniversitelerinde 270.000'den fazla öğrenci bulunuyor. Çinli öğrenciler, Amerikan eğitim kurumlarının en önemli finansal kaynaklarından biri.

Trump'ı destekleyen MAGA'cılar ise Çinli öğrencilerin Amerika'nın bilimsel sırlarını toplayıp ülkelerine götürmesinden endişeli. Çin’in Amerika’nın know-how’ını bu şekilde ülke dışına taşıdığını düşünüyorlar.

Konu sadece eğitim de değil. COVID-19 pandemisi boyunca bile güçlü kalan ticaret ilişkileri, şimdi ciddi tehdit altında. Nisan ayında Trump yönetimi Çin mallarına % 145’e varan gümrük tarifeleri uygulamaya başladı, ardından Çin’in % 125'i bulan misillemesi üzerine bu oran % 30’a çekildi. Ekonomistler, bu tür karşılıklı yaptırımların küresel tedarik zincirlerini bozabileceğini ve Amerikan halkı için fiyatların patlamasına neden olabileceğini söylüyor...

Trump ve ekibi, bu stratejiyle Amerikan sanayisini yeniden canlandırmayı, üretimi Amerika'ya yeniden getirmeyi hedeflediklerini söylüyor. Ancak şu ana kadar ABD’de yeni fabrikalar kurulduğuna dair somut bir gelişme yok. Eleştirmenler, Çin'den kopuşun yalnızca müttefiklerle birlikte gerçekleşebileceğini vurguluyor. Fakat Trump, tabiri caizse burnunun dikine gitmeyi tercih ediyor...

Bu noktada Avrupa farklı bir yol izliyor. AB liderleri, "bağları koparmak" yerine, yalnızca hassas sektörlerde risk azaltma anlamına gelen "risk azaltma" stratejisini benimsiyor. Onlarca yıl sonra Avrupa ve Amerika, dış politikada ayrışıyor, Çin'e karşı ortak bir yol bulamıyor...

Daha önemlisi, Trump, Çin'den ayrışma diye çıktığı yolda sadece Çin'i değil, neredeyse tüm dünyayı hedef aldı, bir anda ABD'nin tüm ülkelere gümrük vergilerini rekor düzeyde artırdı.

Kısacası, Amerika Çin’den uzaklaşırken, dünya sahnesinde yalnızlaşma riskiyle de karşı karşıya.

***

Diplomatik maliyetler de var. Eğitim değişim programları ve birebir ilişkiler, uzun süredir iki ülke arasında gizli bir iletişim kanalı işlevi görüyordu. Amerika'da eğitim gören Çinli öğrenciler yakın zamana kadar iki ülke arasında ilişkileri güçlendiren bağlar olarak görülürdü... Bu bağlar koptukça taraflar arasında güvensizlik artıyor. Uluslararası İlişkiler Uzmanları, bu tür kopuşların çoğu zaman çatışmanın habercisi olduğunu hatırlatıyor.

***

En büyük sorun ise ekonomi ve ticaret alanında… Amerika, 30-40 yıl boyunca düşük katma değerli imalatı Çin’e ve benzeri ülkelere taşıdı. Tekstil gibi kaba üretimler üçüncü dünyaya taşınırken yüksek kar getiren teknoloji üretimi ve yine yüksek işçi kalifiyesi gerektiren dizayn gibi işler Amerika’da büyüdü. İlelebet düşük kalite ve kaba üretim yapacağı sanılan Çin ise bu süre zarfında üretim kapasitesini nitelik ve nicelik yönüyle artırdı ve Amerika’yı yakalamaya başladı. YTrump, “küreselleşme” de denilen bu süreci tersine çevirmek istiyor. Ancak ani, keskin ve çoğu zaman sonu düşünülmemiş adımlar atıyor. Oysa ki Amerikan ekonomisi başta Çin olmak üzere dünyanın geri kalanı ile etle tırnak gibi entegre oldu. Pek çok Amerikan firması Çin’de üretim yapıyor veya alt bileşenlerini Çin'den alıyor… ABD’de tüketim ürünleri alanında da Çin’in payı bazı sektörlerde % 80’i aşıyor. İki ülke arasındaki dış ticaret geçen yıl 600 milyar dolara yaklaşıyordu. Bunun üçte ikisi Çin’den ithalat da olsa şunu unutmamak gerekir ki Amerika’nın Çin’den satın aldığı herşey tüketim malzemesi değil. Bunun mühim bir kısmı üretimde kullanılan ara mallar.Özetle böylesine devasa bir ikili ticarette vergileri ticareti fiilen durduracak seviyelere çıkarırsanız bundan sizin ekonominiz de büyük zararlar görür. Nitekim hem tüketici hem de üretici bazında sızlanmalar başlamış durumda…

Ekonomik soğuk savaşın bir diğer boyutu ise Çin’in kritik bazı elementler ile parçalardaki üstünlüğü. Çin, bu alanda Amerika’ya ihracatı sınırlandırarak veya yasaklayarak bazı Amerikan firmalarını kıpırdayamaz hale getirebilir. Trump’ın yardımcıları bu konuda derslerini iyi çalışmışa benzemiyorlar.

***

Eğer Trump yönetimi bu yoldan gitmeye devam ederse, Amerika belki Çin’e olan bağımlılığını ister istemez azaltacak — ama bunun bedeli, daha yüksek fiyatlar, daha az iş birliği, küçülen ekonomiler ve daha az karşılıklı anlayış, hatta hızla yaklaşan bir sıcak askeri çatışma olabilir.

Yani Washington güvenlik adına ilişkileri koparırken, belki de en çok ihtiyaç duyulan şeyi — karşılıklı anlayışı — feda ediyor olabilir.

Şu anda ABD ile Çin arasında şiddeti artan bir Soğuk Savaş olduğu muhakkak. Trump, öncesinde Demokratlar bu savaşı düşük seviyede tutuyorlardı ve Pekin’le iletişimi kanallarını genişletmeye çalışıyorlardı. Trump ise biraz “bam bam” gidiyor. Hedefleri anlaşılabilir olsa da Trump’ın yöntemleri Çin’den çok Amerika’ya zarar verebilecek tarzda. Bu zararları yukarıda özetlemeye çalıştık. Bahsetmediğimiz ama olası en büyük zarar ise şüphesiz Amerikan dolarının dünya rezerv parası olarak konumunun sarsılması olabilir.

Sedat Laçiner, Güncel Yazılar

1 Haziran 2025


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İran ve Rusya: İnsansız Hava Araçlarıyla Gelen Dostluk

Üniversiteleri ve Göçmenleri Trump Korkusu Sardı: Eyvah Trump Geliyor!

Ukrayna Neden Önemli?