Amerikalılar Neden Daha Genç Ölüyor?

ABD’DE ORTALAMA YAŞAM BEKLENTİSİNDE BEKLENMEDİK DÜŞÜŞ VE NEDENLERİ

Sedat LAÇİNER

9 Nisan 2023, Güncel Yazılar


Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bir zamanlar en uzun yaşam beklentisine sahip ülkelerden biriydi… Amerika’da yaşayan daha uzun yaşardı…  1950’li yıllarda Amerika, yaşam beklentisi sıralamasında tüm dünyada 13. sıradaydı. Bugün ise 200 ülke arasında 53. sırada… Yani 60 yılda 40 sıra birden geriledi… Son araştırmalar, ABD’nde son iki yılda ortalama yaşam süresinin azaldığını vurguluyor ve bugün Amerikalılar ancak 1996'daki kadar uzun yaşamayı bekliyorlar. Neredeyse 30 yıllık bir gerileme… ABD’de yaşam beklentisi Çin veya Şili’den çok da farklı değil. İyi ama neden? Para mutluluk ve uzun ömür getirmiyor mu? Şaşırtıcı rakamların arkasında hangi gerçekler var?


AMERİKA, ORTALAMA YAŞTA DİĞER ZENGİNLERİN GERİSİNDE


Günümüzde ABD'de ortalama yaşam süresi yaklaşık 77 yıl, 1950'de bu rakam 68 yıldı. Görece bir iyileşme söz konusu ancak diğer müreffeh ülkelerle kıyaslandığında iyileşmeden çok kötüye gitmekten bile bahsedilebilir. Çünkü günümüzde ortalama bir Japon vatandaşı neredeyse 85 yıl yaşamayı umabilir. Yaşam beklentisi Monaco’da 86; Hong Kong’ta ve Avustralya’da 85.5; İsviçre’de 84; Güney Kore’de 83.7; İsveç’te ve İspanya’da 83 yıl. 1950'den bu yana, G7 ülkelerinden altısı, ortalama yaşam sürelerine 12 yıldan fazla ekledi; Japonya ise aradaki farkı 25 yıl artırdı. En etkileyici gelişmeye sahip olan Güney Kore ise 1950’den bu yana yaşam beklentisini yüzde 293 artırarak bu alanda dünyanın en iyi 8. ülkesi oldu. Başka bir deyişle, ABD gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında bu konuda çok başarısız görünüyor.


ABD’yi bazı gelişmekte olan ülkeler ile kıyasladığımızda ise daha dramatik bir tablo ile karşılaşıyoruz: Örneğin Şili’de, Yunanistan’da, Tayland’da ve Kosta Rika'da da yaşam beklentisi ABD’den daha yüksek… Ekonomik ve diğer şartları kıyasladığımızda Amerika’nın açık ara önde olmasına rağmen bu avantajların Amerikalıların ortalama yaşını uzatamaması gelişmiş ülkeler arasında Amerika’ya özgü bir dizi patolojiye, ters giden bir şeylere işaret ediyor… Belli ki Amerikan rüyası eşit olarak paylaşılamıyor veya modern yaşamın geldiği noktada Amerikalılar bazı şeylerle yeterince baş edemiyorlar.


Oysa ki rakamlara baktığımızda ABD sağlık hizmetlerine diğer tüm ülkelerden çok daha fazla para harcıyor, yerküredeki en iyi hastaneler ve araştırma merkezleri Amerika’da, bu ülke dünyanın en büyük ekonomisi ve son yıllarda işsizlik azalırken tüketimde adeta patlama yaşanıyor… Öyleyse Amerikalılar neden daha az yaşıyor?… Zenginlik insan ömrünü neden yeterince uzatmıyor. İşte Amerika’da birkaç yıldır uzmanları düşündüren asıl soru bu…



İLK SEBEP COVİD, AMA TEK SORUMLU DEĞİL


COVID-19, hem yaşam beklentisindeki mutlak düşüşün hem de ABD ile ekonomik emsallerinin deneyimleri arasındaki farklılığın en bariz nedenlerinden biri. Amerika, COVİD pandemisi ile mücadelede diğer ülkelere kıyasla başarılı olamadı ve çok fazla kayıp verdi. Bu ölümler demografik tabloyu sarstı. Pandemi, doğrudan öldürmekle kalmadı, diğer hastalıklardan ölümlerde de artışa neden oldu; düşen yaşam kalitesi başka ölüm nedenlerini hızlandırdı. Sonuçta Amerikalılar hem olağandan fazla sayıda vefat ettiler hem de daha kısa yaşadılar.


COVİD salgını, başka gelişmiş ülkelerde de ortalama yaşam süresini olumsuz etkiledi, ancak diğer ülkelerde bu etki özellikle aşıların ortaya çıkmasının ardından sadece birkaç yıllık bir geriletmeye işaret ederken ABD’de gerileme yaklaşık 20 yılı buldu, hatta bunu geçti bile. Görünen o ki Trump gibi aşı karşıtlarının kampanyaları Amerika’ya pahalıya mal olmuş durumda…


COVİD’in Amerikan hayatı üzerindeki etkisi öylesine ağır oldu ki; sadece New York kentinde 2019 ve 2020 arasında ortalama yaşam süresi yaklaşık 5.5 yıl düşerek 78 yıla indi. Bu rakam New York’lu siyahiler arasında sadece 73… COVİD, Latino New Yorkluların ömrünü 6 yıl kısaltarak 77’ye indirdi. Beyaz New Yorklular ise COVİD’den daha az etkilendi, ama onların da ortalama yaşam süresi yaklaşık 3 yıl azaldı, 80 yıla düştü… Tüm bu rakamlar New York gibi liberal politikalarıyla tanınan bir eyalette dahi farklı ırk ve sosyal kesimden olmanın yaşam süresini nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.


ANNELER, BEBEKLER VE ÇOCUKLAR ÖLÜYOR


Yaşam beklentisindeki azalma haberlerini salt yaşlı insan ömrünün kısalması olarak görmemek gerekiyor, çünkü ABD örneğinde kısalmaya yol açan asıl etken bebek, ergen ve genç ölümlerindeki artış… Amerikalıların dikkat çekici bir kısmı yaşlanamadan hayata veda ediyor, bu da ortalama yaşı olumsuz etkiliyor. 


COVİD’in yaş ortalamasını ne kadar aşağı çektiği ortaya çıktıktan sonra Amerikalılar için bir başka kötü haber de Mart 2023’te geldi: ABD'de anne ölüm oranının 2021'de zirveye ulaştığı açıklandı… Ayrıca Journal of the American Medical Association’da yayınlanan bir makalede ABD’li çocuklar ve ergenler arasında artan ölüm oranlarından bahsedildi. Steven Woolf diyor ki, “Kariyerimde pediyatrik ölümlerde bir artışı ilk kez görüyorum, hatırlayabildiğim kadarıyla Amerika Birleşik Devletleri’nde bu yaş grubunda ölümler her zaman düşüyordu”. Woolf şaşırmakta haksız sayılmaz çünkü bir ülkede savaş, kıtlık vs. yok ise, normal şartlarda beklenen çocuk ölümlerinin her yıl aşağı inmesidir. Teknolojinin ve tıppın bu kadar ilerlediği bir çağda ABD gibi gelişmiş bir ülkede çocuk ve ergen ölümlerinde bir artış yaşanıyorsa bu şüphesiz sıradışı bir gelişmedir.


Dediğimiz gibi, Amerikalılar benzeri ülke uluslarına göre daha az yaşıyor görünüyor ancak sorunu çok daha acıtıcı yapan, ortalamayı aşağı çekenin yaşlı ölümleri değil genç ve orta yaşlı ölümleri oluşu. Amerikalı gençler arasında uyuşturucu, cinayet ve intihar gibi gerekçelerle ölümlerde ciddi bir artış yaşanıyor. Bir istatistiğe göre bugün 5 yaşında olan her 25 Amerikalıdan biri 40 yaşına gelmeden ölecek. Bu oran İsviçre, Almanya ve Fransa gibi diğer gelişmiş ülkelerde Amerika’dakinin dörtte biri oranında…


Özetle Amerikalıların daha az yaşaması gerçeğini sadece COVID anomisi ile açıklayamayız. Çünkü COVİD’den önce de Amerika’da yaşam beklentisi diğer zengin ülkelerdeki kadar artmıyordu, hatta 2014-18 arasında arka arkaya yaşam beklentisi eksi gerçekleşti. Ayrıca COVİD salgını belki de en az bebek ve çocukları etkiledi, virus en ağır etkiyi yetişkinler ve yaşlılar üzerinde yaptı…


Uzmanlara göre pandemi, yaşam beklentisindeki düşüşün belki yaklaşık yarısından sorumlu iken diğer sebepler arasında istenmeyen yaralanmalar (Amerika’da aşırı dozda uyuşturucu kullanımı, trafik kazası, silahla vurulma gibi çeşitli ölüm nedenlerine verilen kibar isim) (% 16), kalp hastalığı (% 4,1), kronik karaciğer hastalığı ve siroz (% 3) ve intihar (% 2,1) sayılıyor. Alkol, uyuşturucu, obezite-sağlıksız beslenme, intihar ve ateşli silah kullanımı gibi sorunlar ABD’de adeta sürekli salgın etkisi yapıyor.


Dikkat çekici sinsi bir diğer etken ise psikolojik sorunlar. Modern toplum, iletişim, ulaşım ve bilgi kaynaklarındaki teknolojik patlama sonucunda geçmişte deneyimlemediği süreçlerden geçiyor ve bireyler bununla başetmekte zorlanıyor. Ellerden düşmeyen cep telefonları, kapanmayan ekranlar, bozulan uyku düzenleri, fiziksel temasın sanal olana yenik düşmesi gibi dönüşümler insanoğlunun psikolojisini, hatta kimyasını bozdu… Psikolojik yönden zayıflayan insanlar hem hastalıklara daha dayanıksız hale geliyor hem de mevcut hastalıklar psikolojik çöküntülerle daha ağır seyrediyor. Bu ise kaçınılmak şekilde ölümleri artırıyor…


GÖRÜNMEYEN SAVAŞ: SİLAHLA ÖLÜMLER


Amerika’ya özgü bir sorun ise ateşli silah kullanımının serbest oluşu… Pew Araştırma Merkezi’nin istatistiklerine göre Amerika’da silahlarla öldürülen çocuk ve gençlerin sayısı 2019 ile 2021 arasında % 50 arttı. 2019'da, koronavirüs pandemisinden önce, ABD'li çocuklar ve 18 yaşın altındaki gençler arasında 1.732 silahlı ölüm meydana gelirken  2021'de bu rakam 2.590'a yükseldi. Yani neredeyse her gün yaklaşık 10 genç veya çocuk silahla vurularak öldürüldü. Sadece çocuk ve gençler de değil, yetişkinler de silahlı saldırıların kurbanı: ABD’de sadece 2020 yılında 25 bin insan, silahlı saldırı sonucu öldürüldü, 2021’de silahla öldürülenlerin sayısı 26 bini geçti. Bunun anlamı ABD’de hergün 70’den fazla insanın silahla vurularak öldürüldüğüdür.


Silahla ölümlerin tek kaynağı cinayetler değil. İntiharları ve silahla diğer ölümleri de eklediğimizde sadece 2021 yılında silahla ilgili yaralanmalardan ölen Amerikalı sayısı 48.830 kişi oldu, ki bunun yarıdan fazlası intiharlardır. Oysa ki bu rakam 2019’da 39.707 idi.


Rakam deyip geçmemek lazım, yılda neredeyse 50 bin kişinin silahlarla ölüyor olması Amerika’nın bir tür iç savaş yaşadığını gösteriyor, ancak burada düşman belirsiz, bir hayalet gibi. Bireyler içinde yaşadıkları toplumla, hatta kendileriyle savaşıyorlar. Kayıp öylesine büyük ki Amerika’nın iki yılda silahlı yaralanma sonucunda kaybettiği insan sayısı Ukrayna’nın Rus saldırılarındaki kayıplarından bile fazla. Son 10 yılda bu nedenle ölen Amerikalı sayısı ise 1861-1865 Amerikan İç Savaşı’nda ölenlerin sayısını geçiyor. Başka bir deyişle ABD, sanki sürekli bir salgın yaşıyor gibi, sürekli bir kıtlık ya da savaş yaşıyor gibi insan kaybediyor…



İNTİHAR: KENDİ HAYATINA SON VERMEK


ABD’de en önemli halk sağlığı sorunlarından biri de intihar… Ülke, zengin ülkeler arasında en yüksek intihar oranlarından birine sahip… 2020 yılında intihar eden Amerikalıların sayısı 45 binden fazlaydı. Üstelik intihar oranı ve sayısı her geçen yıl azalmak yerine artıyor.


2000'den 2020'ye kadar ABD’de 800 binden fazla insan intihar nedeniyle öldü. Vakaların yüzde 70’den fazlasında kurban erkekler ve uzmanlara göre intiharın bir diğer adı da “umutsuzluk ölümleri”... İntiharların işsizlik gibi maddi temelleri olsa da depresyon, diğer psikolojik sorunlar, alkolizm ve uyuşturucu da intihara götüren sebepler arasında…


İntihar oranları da eyaletlere göre büyük farklılık gösteriyor; örneğin Montana'da 100.000 kişide 28.89 kişi intihar ederken bu oran New York'ta 100.000 kişide 8.11’e düşüyor. Rakamları böyle yazıp geçiyoruz ancak her bir sayı bir insan demek… Her yıl 45 binden fazla insanın intihar nedeniyle ölüyor olması hem ne çok insan öldüğünü gösteriyor hem de toplumda intiharlara neden olabilecek hastalıklara olduğunu…


EŞİTSİZLİK ÖLDÜRÜYOR


Sorunun nedenlerini sadece tıp doktorları ile konuşmaya devam ederseniz gerçek nedenleri bulmakta zorlanabilirsiniz, çünkü mesele biraz da ekonomi ve toplumsal politikalarda düğümleniyor.


Nitekim Amerika için aktardığımız rakamların kısmen Birleşik Krallık için de geçerli olduğunu görüyoruz… Yani İngiltere de Amerika gibi ortalama yaşam süresinde beklenmedik bir gerileme içinde. İki kuzen ülkede benzeri sonuçlar olunca yorumcuların aklına ilk gelen iki ülkede izlenen benzeri iktisadi ve toplumsal politikalar oluyor… Kıta Avrupasına göre sosyal devlet yatırımları daha az olan bu ülkelerde bedel, ortalama yaşam süresinin kısalması olarak mı görülüyor? Bu görüşü savunanlara göre ABD zenginleşiyor, ancak zenginliği eşit paylaşmıyor. Küçük bir kesim dolar milyarderi olurken, geniş kitlelerin geliri o kadar yükselmiyor. Hatta en son araştırmalara göre belli sektörlerde işçilerin maaşları 1960’lı yılların alım gücünün bile gerisinde kalıyor… Daha çok sol ve Demokrat çevrelerde dillendirilen bu eleştiriye göre; insanı değil ekonomiyi öne alan yaklaşım ekonomiyi büyütse dahi paylaşımda orantısız sonuçlar doğuruyor. Rakamlar büyüyor, ancak dağılım o ölçüde büyümüyor…



Amerika’da yaşam beklentisi konusundaki en çarpıcı tablo ise eyaletler arasındaki farklılıkta ortaya çıkıyor. Haritayı incelediğimizde Amerika’nın güneydoğu eyaletlerinde durumun Florida ve birkaç istisna dışında içler acısı olduğu anlaşılıyor… Ortalama ömrün en uzun olduğu Kuzeydoğu ve Batı eyaletleriyle Güneydoğu eyaletleri arasındaki fark 20 yılı aşmış durumda… Örneğin Güney Dakota eyaletinde Oglala Lakota County kentinde yaşam beklentisi sadece 66.8 iken Summit County'de bu rakam 86.8 yıla çıkıyor…


Eyaletlere göre en yüksek yaşam beklentisi olanlar şöyle sıralanıyor:


1. Hawaii (80.7 yıl)

2. Washington (79.2 yıl)

3. Minnesota (79.1 yıl)

4. California (79.0 yıl)

5. Massachusetts (79.0 yıl)


Yaşam beklentisinin en düşük olduğu eyaletler ise şöyle:


46. Kentucky (73.5 years)

47. Alabama (73.2 years)

48. Louisiana (73.1 years)

49. West Virginia (72.8 years)

50. Mississippi (71.9 years)


Uzmanlara göre Amerika’da son 40 yılda görülen en büyük yaşam beklentisi farkı oluştu ve bu farkın en önemli nedenleri yine gelir durumu, eğitim düzeyi, sağlık hizmetlerine ulaşım, oturulan mahalle koşulları, meslek zorluğu, içinde bulunulan sosyal çevre, kişinin ırkı-rengi vd. Örneğin eğitim seviyesi ne kadar yükselirse ortalama ömür de o kadar artıyormuş… Harvard Tıp Okulu’ndan Robert H. Shmerling’e göreyse en kısa yaşam beklentisine sahip Amerikalılar “en fazla yoksulluğa sahip olma, en fazla gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalma ve sağlık hizmetlerine çok az erişime sahip olma veya hiç erişime sahip olamama eğiliminde”ki kişiler.



SONUÇ: ALINACAK DERSLER


Bu yazıda Amerika’da ortalama yaşam beklentisinin neden düştüğünü ve hatta neden gelişmekte olan bazı ülkelerle aynı hizaya geldiğini anlamaya çalıştık. Dönemsel nedenlerden COVİD etkisini bir yana bırakacak olur isek en önemli neden, gelir ve imkanların eşit dağıtılamaması olarak görünüyor. Ortalama yaşam süresi ile  nitelikli eğitim, sağlık hizmetlerine erişim ve konut güvenliği arasında yakın bir ilişki oluşu dikkat çekiyor… Eğitim, sağlık, barınma gibi kamusal hizmetlerin tüm topluma olabildiğince eşit yansıması pek çok sorunda olduğu gibi yaşam beklentisinde de iyileşmelere yol açabilir…


Yaşam beklentisinin eyaletlere ve ırklara-deri renklerine göre farklılık göstermesi gelir dağılımındaki bozukluğun büyüklüğüne işaret ediyor. Kısacası herkes aynı gemide, ancak gemi öylesine büyük ki her bir kamaranın yaşam şartları çok farklı… Yaşam süreniz ten renginize, oturduğunuz mahalleye, bitirdiğiniz okula, mesleğinize, eviniz olup olmamasına vs. göre değişiyor… Ülke zenginleşse de bu zenginleşmeden kitleler eşit oranda faydalanamıyor…


Gelir dağılımındaki eşitsizliğin ömrü kısalttığı bilinen bir gerçek ve bu sebep Amerika’ya özgü de değil. Hangi ülke incelense az çok benzeri sonuçlar bulunabilir belki ancak Amerika’nın diğerleri ile kıyaslanamayacak liberal ekonomik anlayışı bu etkiyi bir nebze daha belirgin yapıyor.


Amerika örneğini kendine has (sui generis) kılan bazı etkenler de var; silah kullanımının serbest oluşu gibi. Ancak asıl sorun modern insanın değişen dünya karşısındaki bocalaması gibi görünüyor. Rakamlar Amerika’nın bu konuda alması gereken pek çok önlem olduğunu gösteriyor.


En son araştırmalara göre Amerika yaşam süresini uzatmak için yanlışları giderse ve doğru politikaları bulsa dahi düzelmenin 2030’dan önce mümkün olmadığı anlaşılıyor.


Şüphesiz, Amerika örneğinden her ülke için alınacak pek çok ders var… Amerikalılar bu tablo karşısında şimdiden düşünmeye başladı bile…



9 Nisan 2023, Güncel Yazılar


DOI: 10.13140/RG.2.2.28798.87368


https://www.academia.edu/99985074/ABDde_Ortalama_Ya%C5%9Fam_Beklentisinde_Beklenmedik_D%C3%BC%C5%9F%C3%BC%C5%9F_ve_Nedenleri


https://www.researchgate.net/publication/369917701_ABD%27de_Ortalama_Yasam_Beklentisinde_Beklenmedik_Dusus_ve_Nedenleri?channel=doi&linkId=64342f63609c170a13098a11&showFulltext=true



Prof. Dr. Sedat LAÇİNER: Uluslararası İlişkiler uzmanı, Uluslararası Startejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Kurucu Başkanı. Lisans (Ankara Üniversitesi, SBF), Yüksek Lisans (University of Sheffield), Doktora (King’s College London, Londra Üniversitesi)


e-posta: sedatlaciner72@gmail.com


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İran ve Rusya: İnsansız Hava Araçlarıyla Gelen Dostluk

Üniversiteleri ve Göçmenleri Trump Korkusu Sardı: Eyvah Trump Geliyor!

Ukrayna Neden Önemli?